10 Eylül 2012 Pazartesi

Sinema Tarihini Bilmek

1953, 3D sinema bayiliği için önemli bir gelişme daha oldu. Fox anamorfik güzel lenslerini geliştirdi. Kurması pahalı da olsa, bu sistemle projeksiyon cihazına takılan lenslerle aynı filme sıkıştırılan iki görüntünün gösterimi sağlanabiliyordu. Bu da senkronizasyon sorununu ortadan kaldırıyordu.
.
Aralık 1953’te 3D sinema bayiliğisında bir kıpırdanma oldu. Her film sonuçta izleyiciye sunulmak için çekilir. Filmde kullanılacak ekipmanlar da dolayısıyla bu izleyici kitlesi göz önünde bulundurularak seçilir.sırayla birkaç önemli film yayınlandı. Bunlardan bir müzikali olan Kiss Me, Kate 3D sinema bayiliği   için bir deneme niteliğindeydi. filmi üçü 3D sinema bayiliği salonunda, üçü de normal sinema salonunda olmak üzere toplam 6 salona gösterdi. Sonuçta filmin 3D versiyonu çok daha büyük talep gördü ve hızla ülke genelinde gösterilmeye başlandı. Ancak Kenneth Macgowan ve bir çok başka eleştirmen filmin normal versiyonunun çok daha iyi oldğu görüşündeler. Bu kıpırdanma dönemindeki diğer önemli filmlerden bazıları: başrolde John Wayne’in olduğu Hondo, Rita Hayworth’lı Miss Sadie Thopmson ve Dean Martin ve Jerry Lewis’li Money From Home.
Ayrıca Alfred Hitchcock’ın 3D filmi Murder’i de unutmamak gerekir. Her ne kadar film 3D olarak çekilse de 2d olarak gösterilmiş sinemalarda. 1980’de, 26 yıl sonra, film New York’ta 3D olarak gösterildiğinde oldukça iyi tepkiler aldı. Bunun sonucunda Warner Bros filmi 3D olarak tekrar gösterime soktu.
1954 baharında, yukarıda bahsedilen sebeplere, geniş ekran (geniş ekran) formatların başarısı da eklendiğinde 3D sinema bayiliği için bir düşüş dönemi başladı. Polarid’in oldukça iyi tasarlanmış, 3D filmlerin projeksiyonundaki senkronizasyon sorunlarına iyi bir çözüm getiren “Tell-Tale Filter Kit” sistemi de bu düşüşü engelleyemedi. Bu “Altın Çağ” döneminde çekilen son film Revenge of the Creature” Bu film yapımcılara ve sinema salonu sahiplerine nazire yaparcasına gişede çok iyi bir başarı yakaladı.(Hal Morgan and Dan Symmes Little)

3D sinema bayiliği Altın Çağı’ndan 1960’lı yılların ortasına kadar geçen zaman, 3D sinema bayiliği için oldukça kısır bir dönemdi. Bu çekilen filmlerden biri The Mask idi(1961). Film aslında 2B olarak çekildi. Ancak filmdeki kahraman lanetli güçleri olan bir maskeyi taktığında bir süper kahramana dönüşüyordu. Maskeyi taktığı sahneler anaglif teknolojisiyle 3D formatına dönüştürülerek kahramanın tuhaf dünyası izleyiciye görsel olarak da yansıtılmak istenmişti. Bu sahneler Technocolor tarafından kırmızı /yeşil anaglife dönüştürülmüştü.
50’lerde bavana şeytanı ile 3D sinema bayiliği  canlandıran Arch Oboler, aynı şeyi bu kez balon filmiyle yaptı. balon’da, daha önceden bilinen ancak rağbet görmeyen Uzay-Vision 3D teknolojisini kullanan Oboler bir kez daha ileri görüşlülüğünü göstermiş oldu. Uzay-Vision 3D ile iki image aynı filme, üst üste basılarak geniş ekran (wide screen) görüntü elde edilebiliyordu. Böylece iki projektör ve senkronizasyon sorularından kurtulunmuş oluyordu. Bu sistemin dezavantajı da daha karanlık ve daha renksiz bir görüntü vermesiydi. Uzay-Vision 3D, Sinescope lensleriyle karıştırılmamalı. güzel’da iki image aynı filme yan yana sıkıştırılıyor; gösterim sırasında projektöre takılan filtreyle tekrar normal haline çevriliyordu.
The balon filmi eleştirmenler tarafından eleştirilse de izleyiciler izlemek için salonlara koşmuş; maliyetli çift şeritli filmlere gücü yetmeyen daha küçük stüdyolar tarafından hemen sahiplenilmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder